Bizimle İletişime Geçin

Genel

Yeni İlahiyat Programı Üzerine

Yayınlandı

-

Son günlerde basınımızda YÖK’ün İlahiyat Fakülteleri programında yaptığı radikal değişiklikleri konu edinen çeşitli yazılar yayınlanıyor. Yazıların hemen hepsinin öncelikle tenkit ettiği husus, Felsefe derslerinin azaltılması. Gerçekten de YÖK’ün son programına baktığımızda durumun vahameti bütün açıklığıyla kendisini gösteriyor. Felsefe Tarihi ve Felsefe’ye Giriş dersleri kaldırıldığı gibi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’ndeki derslerin kredilerinde yarı yarıya denilebilecek bir indirime gidilmiş. Oysa ilim erbabının ittifak ettiği bir husus vardır ki o da Felsefe ve Felsefe Tarihi bilinmeden, felsefî düşünce kavranmadan insanlık tarihinin ve insanın en büyük manevi tecrübesi olan din olgusunun bilinemeyeceğidir. Kur’an’ın düşünmeye sevk eden yüzlerce ayetini de bu bağlamda değerlendirmek gerekir.

Bunun yanında aynı bölümdeki Anabilim Dalları, İslam Felsefesi ve Din Bilimleri şeklinde ikiye indirgenmiş. Daha önce her biri müstakil birer Anabilim Dalı olan Dinler Tarihi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din Felsefesi ve Din Eğitimi, Din Bilimleri Anabilim Dalı altında bilim dalı seviyesine indirgenmiş. Söz gelimi Dinler Tarihi, sahanın uzmanlarına göre bir Anabilim Dalını da aşacak ve ayrı bir bölüm olacak özellikte çok geniş bir alan iken bilim dalı seviyesine indirgenmesi gerçekten çok büyük bir handikap. Benzer durum söz konusu diğer bilimsel disiplinler için de geçerli. Bunun bir diğer anlamı bu bilimsel disiplinlerde artık müstakil olarak Yüksek Lisans ve Doktora programlarının açılamayacağı, bu programların ancak bölüm olarak açılabileceği. Bu da bilimsel hayatımıza vurulan büyük bir darbe demek.

Durum böyle olunca, bu değişiklikleri yapan değerli hocalarımızın zihinlerinde Felsefe ve Din Bilimleri ile ilgili bir problem var gözüküyor. Aslında bu durum topyekûn bir dünya görüşünün, dînî ve İslâmî algının, hayata bakış açısının bir yansıması. Aynı şekilde bu durum 28 Şubat dönemi uygulamalarının tersinden bir izdüşümü olarak kendisini gösteriyor. Nitekim Müslüman Türk halkının büyük acılar yaşadığı 28 Şubat döneminde YÖK, tersinden yaklaşımla Temel İslam Bilimleri Bölümü’nü zayıflatıp Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’nü güçlendirme yoluna gitmişti. Şimdi yapılansa neredeyse tersinden bunun aynısı.

Kaldı ki Temel İslam Bilimleri ile İslam Tarihi ve Sanatları Bölümlerinin programları ile de oynanmış. Söz gelimi Tefsir Tarihi ve Usulü kaldırılmış, yerine Kur’an İlimleri ve Tefsir Usulü konmuş. Aynı şekilde Hadis Tarihi ve Usulü kaldırılmış, yerine Hadis İlimleri ve Usulü konmuş. Yani bir şeyin tarihi okunmadan onun ilmi ve usulü okunacak. Yine İslam Hukukuna Giriş kaldırılmış, İslam Hukuk Usulü’nün kredisi arttırılmış. Mezhepler Tarihi ve Kelam aynı Anabilim Dalı şeklinde birleştirilmiş. Ülkemizde Alevî açılımı yapılırken ve özellikle Orta doğuda mezhep eksenli yapılanmalar ve mücadeleler olurken Mezhepler Tarihi’nin müstakil bir Anabilim Dalı halinden çıkarılması son derece sakıncalı. Bunun yanında Ahlak ve Ahlak Felsefesi ile ilgili bir dersin olmaması da yetiştireceğimiz nesillerin, buna bağlı olarak da ülkemizin geleceği açısından büyük bir risk oluşturuyor. İbretlik bir garabetle de İslam Sanatları Tarihi ve Türk Din Musikisi dersleri iki kredilik dersle tek ders haline getirilmiş. Programa genel olarak bakıldığında Kur’an Okuma ve Tecvid, Tefsir, Hadis ve Fıkıh dersleri sadece teorik boyutuyla önemsenmiş gibi gözüküyor. Bu durumuyla İlahiyatların sanki Yüksek İmam Hatip Lisesi olması hedefleniyor gibi bir algı oluşuyor. Çünkü gidişat o yöne doğru.

Aslında bu değişikliğin sürpriz olmadığını belirtmek gerekiyor. Neredeyse bugün yaşadıklarımızın aynısının Osmanlı’nın sonlarına doğru tartışıldığını ve yaşandığını da görüyoruz. Yani aslında tarih bir defa daha tekerrür ediyor. Zira birçok araştırmacı, bilim insanı ve akademisyen, Osmanlı’nın geri kalmasının en önemli sebeplerinden birisinin medreselerden Felsefe ve Fen derslerinin kaldırılıp Tefsir, Hadis, Fıkıh vb. temel ilahiyat ilimlerinin bırakılmasını gösteriyor. Bu derslere kimsenin itirazı yok, olamaz da. Bu ilimler elbette çok önemli ve olmazsa olmazı oluşturuyor. Ancak Felsefe tandanslı derslerin olması da olmazsa olmazın bir parçası. Zira Felsefî bilimler taassubun panzehiri durumundadır ve bu bilimlerin yetersizliği taassubun, ön yargının, sabit fikrin oluşmasına sebebiyet verecektir.

Osmanlı’nın dev alimlerinden Katip Çelebi (ö.1657) “Mîzânu’l-Haq fî İhtiyâri’l-Ehaq/En Doğrunun Seçiminde Hak Terazisi” (Haz. O. Şaik Gökyay, İstanbul, 1980) adlı, Osmanlı uleması arasında tartışılan ilmi meseleleri konu edindiği eserinde bu duruma değiniyor. Kitabının hemen Giriş’inde (s. 17-24) “Akla dayanan ilimlerin gerekli olduğu” konusunu ele alıyor. Katip Çelebi’nin bu Giriş’teki şu ifadelerini değerli okurlarımızın ibret nazarlarına sunuyorum:

“Lakin nice boş kafalı kimseler İslamlığın başlangıcında bir maslahat için ortaya konan rivayetleri görüp cansız taş gibi -akıllarını kullanmadan- salt taklid ile donup kaldılar. Aslını sorup soruşturmadan red ve inkar eylediler. Felsefe ilimleri diye kötüleyip yeri göğü bilmez cahil iken bilgin geçindiler”.

“Fatih Sultan Mehmet Han Medaris-i Semaniye’yi (Fatih medreselerini) yaptırıp kanuna göre iş görülüp okutulsun diye vakfiyesinde yazmış ve Haşiye-i Tecrid ve Şerh-i Mevakıf (Kelam/İslam Düşüncesi ve Felsefe’ye dair iki eser) derslerinin okutulmasını bildirmişti. Sonra gelenler bu dersler felsefiyattır diye kaldırıp Hidaye ve Ekmel (Fıkh’a/İslam Hukuku’na dair iki eser) derslerini okutmayı akla uygun gördüler. Yalnız bunlarla yetinmek akla uygun olmadığı için ne felsefiyat kaldı, ne Hidaye, ne Ekmel. Bununla Osmanlı ülkesinde ilim pazarına kesat gelip bunları okutacak olanların kökü kurumaya yüz tuttu.”

Katip Çelebi aynı eserinde Hendese (Matematik/Geometri) bilen Müftü ve Kadı ile Hendese bilmeyen Müftü ve Kadı’nın hikayesini de anlatır (s.21-22). Kadı hikayesine göre bir kimse boyu ve eni yüz zira (bir uzunluk ölçüsü) olan bir tarlayı başkasına satıp teslim edeceği zaman boyu ve eni ellişer zira olan iki tarla verir. Aralarında anlaşmazlık olunca önce Hendese bilmeyen bir kadıya giderler. Kadı satışın doğru olduğuna hükmeder. Sonra Hendese bilen bir kadıya giderler. Kadı satıcının hakkının yarısı olduğunu söyler ki doğrusu da budur. Çünkü eni boyu yüzer olan tarlanın yüz ölçümü 10 bin iken ellişer olan iki tarlanın yüzölçümü yarısı olan 5 bindir ki bunu tespit etmek için Hendese bilmek gereklidir.

Katip Çelebi bu örnekle sadece din ilimleri kabul edilen Temel İslam bilimleriyle yetinmenin yeterli olmadığını, Felsefenin yanında Fen bilimlerinin de öğrenilmesinin zorunlu olduğunu göstermek ister. Aynı yerde (s.22-23) Kur’an’ı anlamak için Astronomi, coğrafya ve matematik gibi müsbet/pozitif ilimlerin bilinmesine de ihtiyaç olduğunu örnekleriyle anlatır.

Bütün bu açılardan bakıldığında YÖK’ün son yaptığı değişikliklerin ne kadar anlamsız ve zararlı olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. İlahiyatlar bu yeni programla gidecek olursa bunun sonu belirli bilgileri ezberleyen, düşünme ve fikir üretme yeteneğinden mahrum kalan nesiller üretmektir. Böylelikle skolastik zihniyetin içine hapsolmaktır. Bu da İslam’a ve Müslümanlara yapılacak en büyük kötülüktür. Bunun müsebbibinin de İslam’ın ve Müslümanların üzerinde büyük bir baskı ve zulüm oluşturan 28 Şubat’ın yargılandığı bu günlerde 28 Şubat zihniyetine alternatif bir YÖK yönetimi olması büyük bir ibrettir.

Nitekim YÖK’ün hazırladığı alternatif YÖK Kanunu da yine fırtınalar koparmış ve akabinde rafa kaldırılmıştı. Hemen herkes, “yapılacak değişiklikler bunlarsa hiçbir değişiklik yapılmadan olduğu gibi kalsın bundan daha iyi”, demişti. Yeni İlahiyat programı için de aynı şeyi söylüyorum. Yapılan değişiklikler bunlarsa hiçbir değişiklik yapılmadan eski durumu ile kalsaydı bundan daha iyiydi. Bu yüzden vakit geç olmadan YÖK bu kararından vaz geçmeli ve İlahiyat programları üzerinden elini çekmelidir. Yoksa ilahiyatların geleceği bu durumuyla iyi gözükmüyor. Adı İslami İlimler Fakültesi olan Yüksek İmam Hatip Liseleri yolda gözüküyor. Nihayetinde Katip Çelebi’nin, “sonuçta ne felsefiyat kaldı, ne Hidaye, ne Ekmel” dediği gibi sonuçta ne İlahiyat kalacak, ne Felsefe ve Din Bilimleri, ne de Temel İslam Bilimleri. YÖK kendisiyle beraber hem ilahiyatları hem de üniversiteleri YOK edip gidecek.

Allah encâmımızı hayreylesin. Yüce Allah’a emanet olunuz.

Okumaya Devam Et
Tanıtım
Yorumlar

3 Yorum

  1. Yaşar Üner

    10 Eylül 2013 at 01:15

    Yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil hocam. Eğer yapacağınız buysa bırakın yapmayın, dağınık kalsın…

    • yaşayan osman lı

      11 Ekim 2013 at 18:55

      ne demek bu sayın ünüer, lafın başıyla sonu tenakuz halinde…

      • Yaşar ÜNER

        12 Kasım 2013 at 23:13

        “Eğer yapacağınız buysa bırakın yapmayın, dağınık kalsın” kısmı hoca ile alakalı değil. Yanlış anlaşılmasın…

Leave a Reply

Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Genel

ÇOMÜ 2023 En’leri Töreni Kapsamında Kalite Ödülleri Verildi

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 2023 En’leri Ödül Töreni İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.

Törene; Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Milletvekilleri Ayhan Gider, Rıdvan Uz, 28. Dönem Konya Milletvekili Ünal Karaman, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale Baro Başkanı Av. Hande Keskin, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve Eşi Özlem Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı ve Eşi Nebahat Arıcı, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Sadi Akman, Sahil Güvenlik Grup Komutanı SG. Yrb. Ercan Oran, Jandarma Özel Eğitim Merkez Komutanı Jandarma Albay Ufuk Yetiş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Dinçay Köksal, Prof. Dr. Evren Karayel Gökkaya, ÇOMÜ Akademik ve İdari Yöneticileri, Çanakkale kamu kurum kuruluşları ile özel sektör temsilcileri, STK il temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Öğr. Gör. Sedat Çılgın, Çanakkale Türküsünü seslendirdi.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu yaptığı açılış konuşmasında; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin 2023 yılı boyunca eğitim, öğretim, araştırma, geliştirme ve toplumsal katkı faaliyetlerinde öne çıkan paydaşlarını ve mensuplarını ödüllendirmek için bir araya gelindiğini belirtti ve 2023 yılının ÇOMÜ için başarılı bir yıl olduğunu vurguladı.

2023, ÇOMÜ İçin Başarılı Bir Yıl Oldu

2023 yılı, ÇOMÜ için oldukça verimli ve başarılı bir yıl oldu. Bu başarının arkasında, özveriyle çalışan akademisyenlerimiz, araştırmacılarımız, idari personelimiz ve öğrencilerimiz var.  Hepinize, bu vesileyle yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Bugün burada, üniversitemizin temel değerlerini ve misyonunu en iyi şekilde temsil eden, yaptıkları çalışmalarla fark yaratan ve adını daha da yukarıya taşıyan değerli paydaşlarımızı ödüllendirmenin gururunu yaşıyoruz.

Bilimsel araştırmaları, eğitim- öğretimdeki ve kurumsal gelişmeye olan katkılarıyla öne çıkan akademisyenlerimiz ve idari personelimiz, üniversitemizin en değerli varlıklarıdır. Onların özverili çalışmaları, ÇOMÜ’nün ulusal ve uluslararası alanda saygın bir konuma gelmesinde önemli rol oynamaktadır.

Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız iş birlikleri, üniversitemizin topluma hizmet etme misyonunu yerine getirmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu iş birliklerinin gelişmesinde emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Ve tabii ki üniversitemizin geleceği olan öğrencilerimiz, akademik ve sosyal alanlarda gösterdikleri başarılarla bizleri gururlandırmaktadır. Onların azmi ve inancı, ÇOMÜ’nün daha da parlak bir geleceğe sahip olacağının en büyük göstergesidir.

Özellikle toplumsal katkı ve kurumsal katkı noktasında üniversitemize destek veren kamu kurumu ve kuruluşları ile özel sektöre 2023 yılı ÇOMÜ günleri özel ödülleri vereceğiz. Bu ödüller, üniversitemize ve topluma yaptıkları katkılar için birer teşekkür niteliğindedir.

İş Birliklerimizi Geliştirmeye, Güçlendirmeye Kararlıyız

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak, paydaşlarımızla olan iş birliğimizi daha da geliştirmek için kararlıyız. Bu iş birlikleri sayesinde, üniversitemizi daha da ileriye taşıyacağımıza ve topluma daha fazla katkıda bulunacağımıza inanıyoruz. 2023 yılı boyunca üniversitemiz birçok önemli başarıya imza attı. Bu başarıları sizlerle paylaşmak isterim:

Eğitim Öğretim Yelpazemiz Genişledi

Üniversitemiz, yeni bölümler ve programlar açarak eğitim-öğretim yelpazesini genişletmiştir. Ayrıca, uluslararasılaşmaya da önem vererek, yurt dışından daha fazla öğrenciyi üniversitemize çekmek için çalışmalarımız tüm hızıyla devam etmektedir.

Proje Başvuru Sayısı Önceki Yıllara Göre %250 Arttı

Üniversitemiz, araştırma-geliştirme projelerinde önemli bir atılım gerçekleştirmiştir. 2023 yılında ÇOMÜ akademisyenleri tarafından yürütülen birçok uluslararası araştırma projesi kabul görmüş ve fonlanmıştır. Bu projeler, üniversitenin araştırma kapasitesini ve uluslararası görünürlüğünü önemli ölçüde artırmıştır. Akademisyenlerimiz tarafından yürütülen projelerden elde edilen bulgular, uluslararası alanda da ilgi görmektedir. Özellikle TÜBİTAK ve Ulusal Ajans indekslerine göre proje başvuru sayısında önceki yıllara göre %250 artış bulunmaktadır. Ayrıca COST aksiyonuna üye olan ve faaliyet gösteren sayımızda da gözle görülür artış yaşanmaktadır. ÇOMÜ akademisyenleri tarafından 2023 yılında uluslararası hakemli dergilerde çok sayıda bilimsel makale yayınlanmıştır. Bu makaleler, üniversitenin ürettiği bilginin ve teknolojinin dünya çapında tanınmasına katkıda bulunmuştur. Amacımız kısa ve orta vadede Q1 ve Q2 düzeyindeki yayın sayısını arttırmaktır.

Ulusal ve Uluslararası Ölçeklerde Başarılı Öğrenciler Yetiştiriyoruz

ÇOMÜ, 2023 yılında da lisans ve lisansüstü eğitimde yüksek kalite standartlarını sürdürmüştür. Akredite program sayımızda artış devam etmektedir. Ayrıca kurumsal akreditasyonumuzu 5 yıllık tam akreditasyona taşıma hedefimizin önümüzdeki ay gerçekleştirilecek değerlendirmeler neticesinde başarıyla sonuçlanacağına inancımız tamdır. Üniversite, ulusal ve uluslararası ölçeklerde başarılı öğrenciler yetiştirmeye devam edilmektedir.

Toplumsal Katkı Faaliyetleri ve Toplumsal Sorumluluk Projeleri İle ÇOMÜ Adından Söz Ettiriyor

Üniversitemiz, topluma yönelik çeşitli faaliyetler düzenleyerek, bölgenin kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Bu faaliyetler arasında, eğitim ve danışmanlık hizmetleri, sağlık taramaları ve çeşitli kurslar yer almaktadır. Ayrıca ÇOMÜ, 2023 yılında da çeşitli toplumsal sorumluluk projeleri yürütmüştür. Bu projeler, üniversitenin topluma katkıda bulunma ve sosyal sorumluluk bilincini geliştirme çabalarının bir göstergesidir.

Üniversitemiz, 2023 yılında çok sayıda uluslararası ve ulusal etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Bu etkinlikler, farklı ülkelerden ve kentlerden gelen katılımcıların bir araya gelerek kültürel bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarına ve kaynaşmalarına imkân sağlamıştır. Bunun yanı sıra düzenlenen çeşitli sanat ve spor etkinlikleri ile de öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin sosyal ve kültürel açıdan gelişimine katkıda bulunulmuştur.

Bölgesel Kalkınmaya Katkımız Artıyor

ÇOMÜ, 2023 yılında da bölgedeki kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla iş birliği yaparak Ar-Ge ve teknoloji transferi faaliyetlerine devam etmiştir. Bu faaliyetler, bölgenin kalkınmasına ve refah seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmuştur. Üniversitemiz, 2023 yılında da farklı alanlarda uygulama ve araştırma merkezleri kurarak bölgenin ihtiyaçlarını karşılamaya ve kalkınmasına katkıda bulunmaya devam etmiştir.

Bu başarılar, ÇOMÜ’nün eğitim ve araştırma alanındaki güçlü konumunu ve topluma hizmet etme misyonuna olan bağlılığını göstermektedir.

Hedefimiz, Tüm Alanlarda Çalışmalarımızın Çıtasını Yükselmek 

ÇOMÜ olarak, gelecekte de eğitim ve araştırma alanındaki çıtayı daha da yükseltmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Uluslararası alanda daha da görünür olmak, topluma daha fazla katkıda bulunmak ve öğrencilerimize en iyi eğitimi sunmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Rektör Erenoğlu’nun konuşmasının ardından Kurumsal Destek Ödülüne layık görülen; Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü,  Balıkesir İtfaiye Dairesi, İÇTAŞ Çelik Enerji Tersanesi ve Ulaşım Sanayi A.Ş., Kale Grubu Çanakkale Seramik Fabrikaları A.Ş., OPET Petrolcülük A.Ş., Dardanel Önentaş Gıda Sanayi A.Ş., Doğanlar Holding, Biga Ticaret Odası, Ezine Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Kolunsağ Muflon Sanayi Limited Şirketi , Uluova Süt Ticaret A.Ş. ve UM Denizcilik Sanayi A.Ş. ‘ye plaket ve belgeleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi.

ABD’nin Stanford Üniversitesi tarafından uluslararası ölçütler kullanılarak hazırlanan “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde “Elsevier Kariyer Boyu Etki” Kategorisinde Kimya alanında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Şahiner adına ödülü Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hava Özay’a takdim edildi.

ÇOMÜ En’leri Töreni, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Kalite Geliştirme Ödülüne layık görülen akademik ve idari personele belgelerinin verilmesi ile son buldu.

Okumaya Devam Et

Genel

Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yeni Hizmet Birimi Açılışı Yapıldı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Terzioğlu Yerleşkesinden Anafartalar Yerleşkesine taşınan Lisansüstü Eğitim Enstitüsü’nün Eğitim Fakültesi Dekanlığı üst katındaki yeni hizmet biriminin açılışı gerçekleştirildi.

Açılışa, Rektör Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Evren Karayel Gökkaya,  ÇOMÜ akademik birim yöneticileri, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü yönetimi, idari personelin yanı sıra Anabilim ve Anasanat Dalı başkanları ile çok sayıda akademisyenler katıldı.

Açılış  konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. R.Cüneyt Erenoğlu, enstitünün yeni hizmet biriminin hayırlı olmasını temenni ederek, emeği geçen tüm personellere teşekkür etti.

Ardından, Rektör Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu çalışma ofisleri, toplantı salonu, diğer oda ve ofisleri ziyaret ederek  çalışanlardan bilgi aldı.

Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal ise katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında enstitünün yeni yüzünün üniversitemize yakışır bir nitelikte olmasına gayret ettiklerini, rutin idari işle yanı sıra lisansüstü öğrenciler için bilimsel seminer ve kariyer söyleşilerine devam edildiğini belirtti. Bu süreçte Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Zeki Genç’e de verdiği destek için teşekkür eden Erginal, Müdür Yardımcıları Doç.Dr. Derya Girgin, Dr. Öğr. Üyesi İ. Onur Tunç ve Enstitü Sekreteri Arzu Süngü başta olmak üzere, taşınma sürecinde yoğun emek harcayan idari personele de teşekkür etti.

Okumaya Devam Et

Genel

Türkiye’nin Kentsel Dönüşüm Sürecinde QUA Granite Gücü!

Yayınlandı

-

Yayımlayan

QUA Granite Satış Direktörü Yasin Erdoğan

Üstün desen ve renk teknolojisiyle doğanın tüm canlılığını mekanlara taşıyan, Türkiye’nin en büyük teknik granit üreticisi QUA Granite, her zevke ve ihtiyaca hitap eden geniş ürün yelpazesinde yer alan teknik granit serileri ile kentsel dönüşüm projelerine QUA imzası atmaya devam ediyor.

Adımlarını hızlandırarak, her geçen gün daha büyük hedeflere ulaşma çabasını sürdüren QUA Granite, doğallık ve dayanıklılığın mükemmel uyumunu 81 ildeki kentsel dönüşüm projelerinde yaşatmasının yanı sıra, çevre dostu üretim anlayışıyla bu yıl da sektördeki liderliğini pekiştiriyor.

QUA Granite, doğal mermer, ahşap, beton ve taş görünümlü ürünleriyle her mekâna ve projeye uyan ürün serileri ile mekânlara yepyeni bir soluk getiriyor.

QUA imzası taşıyan tüm ürünler, incelikleri ve hafiflikleriyle uygulama sürecini kolaylaştırıyor. Hafif yapıları sayesinde yapılara binen yükü de azaltarak, mimari süreçlere de olumlu katkı sağlıyor. Yapılardaki esnemelerden kaynaklı seramik kırılma ve çatlama oranını ise en aza indirgiyor. Yüksek mukavemeti sayesinde uzun ömürlü kullanım avantajına sahip 7mm inceliğindeki seramikler, yüksek ısı ve don gibi olumsuz koşullara karşı da oldukça dayanıklı bir yapıya sahip olmasıyla öne çıkıyor.

QUA Granite Satış Direktörü Yasin Erdoğan,

“QUA Granite olarak sadece üretime değil, dizayn ve tasarıma da yatırım yaparak her segmente, zevke ve projeye hitap eden tasarımlarımızla farkımızı ortaya koyuyoruz. QUA imzası taşıyan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Konutları ve Emlak Konut projeleri de 7mm ürünlerimizle daha da güçleniyor. ‘’ dedi.

2024 yılında tüm kentsel dönüşüm projelerine, üstün renk/desen teknolojisi ve üretim güçleri ile talip olduklarının altını çizen Erdoğan, ‘’ Başarı ve geleceğe olan inancımızı, üretimdeki gücümüz ve iş ortaklarımızdan alıyoruz. 2023 yılında 20’den fazla projede yer alarak sürdürdüğümüz başarımızı, 2024 yılında da devam ettirecek olmanın gururunu yaşıyoruz. Yeni dönemde yeni kentsel dönüşüm projelerinde, Türkiye’nin QUA’sı 7 mm seramikleri ile fark yaratmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da tüm kentsel dönüşüm projelerine üstün renk ve desen teknolojimiz, üretim gücümüz ile talibiz.  Kentsel dönüşüm projelerinde imza attığımız başarılarımız ile Türkiye seramik sektöründe takip eden değil takip edilen oyuncu olduk. Bu başarıda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Türkiye’nin en büyük teknik granit üreticisi olarak 41 milyon m2’lik üretimimiz ile çalışmalarımıza ve yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.

 

Okumaya Devam Et

BU AY ÇOK OKUNANLAR