Bizimle İletişime Geçin

Genel

Bana Masal Anlatma!

Yayınlandı

-

„Tarih“ nedir diye sorduğumuzda verilecek klasik cevap şudur: Geçmişte yaşamış insanların yaşadıklarını (savaşlarını, kültür ve uygarlıklarını vd.) zaman ve yer göstererek, belgelerele  inceleyen bilim dalıdır. Etimolojik olarak Arapçadan gelen tarih kelimesi, olayları sırasına göre yazıya dökme işi, yani kronik anlamını taşımaktadır; ancak halk dilinde „yeniden tarih yazmak“; „tarihe geçmek“, „tarih olmak“ gibi başka anlamlara gelen deyimler de vardır. Yani tarihte anlatılanların, hikaye mi, masal mı, gerçek mi olduğu her zaman kesin değildir. „Bana hikaye ya da masal anlatma“ deriz. Yani burada tarihe kaynaklık eden masal ve hikaye gerçeğin karşıtı gibi algılanır.

Troia Savaşı destanında anlatılan hikayeleri herkes bilir: Dünyanın en güzel kadını Helena,  Paris (Aleksandros)  tarafından Troia’ya kaçırılır. Helena’nın kocası Spartalı Menelaos ve kayınbiraderi Miken kralı Agamemnon; Grek yurdu ve adaların biraraya gelen hükümdarları, bin gemiyle Troia sefere çıkarlar. On yıl boyunca Troia ile savaşır ve çok çetin mücadeleler sonrasında bir Troia Atı hilesiyle, Priamos’un kenti Troia’yı feth eder,  güzel kenti yakıp yıkarlar, sonunda da suçlu Helena’yı da alıp kocasına geri verirler. Homeros ve daha sonraki Grek ve Latin ozanları tarafından anlatılmış bu ve benzeri hikayelere çoğu insan  inanmıştır. Ancak acaba bütün bunlar tarihte  gerçekten oldu mu? Yoksa anlatılanlar olayları, gerçeğin  sadece küçük bir parçası mı?

Antik dönemde Grek yurdunun tarihini M.Ö. 776’da başlatmak bir gelenek halini almıştır. Çünkü bu tarihte ilk Olimpiyat Oyunları yapılmıştır; bu da tarihçiler için en erken kronolojik dayanak noktası olarak kabul görmüştür. Tarih yazımı sağlam kronolojik bir yapıya ihtiyaç duyar; çünkü yaşanılanlar konusundaki bilgi, tek başına tarih yazımı için pek işe yaramaz. Önemli olan o olayların ne zaman, hangi sırayla, kimler tarafından, nerede gerçekleştiğidir. Yani tarihten beklediğimiz sadece olasılıklar değil, gerçeklerdir. Ancak böylesine kesin bir tarih yazımı, yazılı kaynakların olmadığı dönemler için çok zordur. Peki o zaman ne yapacağız? Kesin olan şudur ki, sözel gelenek ve anılarıdan gerçek bir tarih yazımı olmaz, bu kesin.  Çünkü yazılı kaynaklar bir oranda doğru belgeler olarak kabul edilebilir ve kimi zaman da kontrol edilebilirler; ancak sözel kaynaklar için bu geçerli değildir. Yazılı kaynakların kimin tarafından, ne zaman, hangi bilgilerle, hangi amaçlar için yazılmış olduğu diğer kaynaklarla kontrol edilebilir ve bundan sonuçlar çıkartılabilir. Ancak buna karşın sözel gelenek ise akıcıdır, sürekli değişir; çünkü anlatıcının önemli bulduğu yerler öne çıkartılır ya da bazı yan öğeler unutulur, bazı yabancı öğeler katılır ve böylece bu süreç uzar gider. Aslında Grek yurdunun tarihi, yazılı geleneğin  başlamış olduğu M.Ö. 776’dan çok daha eskilere gider.  Hiç kuşkusuz burada M.Ö. 6000’deki Neolitik Dönem ya da M.Ö. 3000’lerdeki İlk Tunç Çağı kültürleri üzerine ayrı bir bölüm yazılabilir; ama yazılanların hepsi tarih değil,  prehistorya yani tarih öncesidir. Son Tunç Çağı’ndaki İlyada Destanı’ndaki Akhalarla eş tutulan, Miken Dönemi genel hatlarıyla sunulabilir. Liderlere sahip savaşcıl bir toplum, genel hatlarıyla anlatılabilir; ticaret yolları ve uzak bölgedeki ilişkilere değinilebilir ve güç merkezlerini gösteren bazı kral isimleri  verilebilir. Böylece M.Ö. 1200’lerde birdenbire ani bir felaketle yok olan büyük sarayların, bu yıkım öncesi ne tür bir işleve sahip oldukları ortaya konulabilir. Ama herşeye rağmen bütün bunlar  tarih olmaktan uzaktırlardır. Çünkü elimizde o dönemdeki olayları anlatan tarihsel bir yazılı bir belge yoktur.  O dönemin önemli Grek anakarasındaki kent merkezleri Miken, Pylos  ya da Theben’nin  hiçbir hükümdarın adını söylecek durumda değiliz. Sarayların kimler tarafından ve  neden yok edildiği konusunda neredeyse hiçbir şey bilmemekteyiz. O zaman şunu yapabilir, bu olaylardan yüzyıllarca sonra ozanlar tarafından anlatılan destanlara, hikayelere inanabilir, onları tarihin bir parçası gibi kabul edebiliriz. Hiç kuşkusuz ozanların anlattığı destanlar, söylenceler, öykülerin içinde hiç değilse bir parça tarih olabilir. Yine de herşeye rağmen hiçbir uzman epik geleneği  kesinlikle bir tarih kaynağı olarak kabul etmez. Bu sözel mirasın adı destan, epos ya da söylencedir. Peki o zaman Homeros destanlarını nasıl ele almamız gerekmektedir? Anlatılanlar tümüyle uydurma mıdır? Bu konuya geçmeden önce destan nedir ona değinelim.Destan sözcüğü Türkçeye Farsça’dan geçmiştir. Fars edebiyatının İslamlık sonrası Türk edebiyatına çok yönlü etkileri içinde İran ulusal destanı Şehname’nın çok özel bir yeri vardır. Bu destandaki kimi efsaneler, kişiler ve motifler Türk halk edebiyatına geçmiştir. Doğu coğrafyasının eşsiz bir destan kaynağı olmasına rağmen, destannın bir araştırma alanı olarak ele alınması ise  19. yüzyılın başlardında Avrupa’da Grimm Kardeşler ve Philipp Carl Butmann tarafından başlatılmıştır. Bu araştırmalar kapsamında mitoloji, söylence, masal arasında ayrım yapılmıştır: Onlara göre mitilojojide söz konusu olan tanrılar ve diğer doğaüstü yaratıklardır. Söylence ise, belirli bir zaman ve  mekan çerçevesinde, belirli kişilerden meydana gelen efsanelerden oluşmaktadır. Masal ise hiçbir tarihsel mekan, zaman ve kişiye bağlı olmadan, serbestçe anlatılan hikayelerdir: „Bir varmış bir yokmuş…“ diye başlar ve „evvel zaman içinde, kalbur saman içindedeveler tellar iken, pireler berber  iken“ diyerek, zamanı, mekanı ve  gerçekliği aşan, isteğe göre anlatılan olaylarla devam eder. Mitoloji ve masal terminolojisi konusunda uzmanların bu söyledikleri genel olarak kabul görmektedir; ancak söylence kavramı, Homeros eposlarının ya da destanlarının aktarılageldiği şekliyle, antik dönem söylencelerini karakterize etmede oldukça zayıf kalmaktadır. Odysseus’un, Troia Savaşı sonrasında yurduna dönmek için çıktığı ve yolunu kaybettiği gezisini bir kenara bırakırsak, Homeros söylenceleri bir zamanlar gerçekten varolan kent ve ülkelerde meydana gelmiştir. Söz konusu bu söylenceler ozanın yaşadığı dönemden  yaklaşık altı ya da sekizyüzyıl önceki olayları anlatmaktadır. Üstelik olaylar oldukça inandırıcı bir tarzda sunulmaktadır. Herşey mucizelerle değil, olaylara dahil olan, ama aynı zamanda onlara müdhale eden tanrılar tarafından belirlenmektedir.  Homeros destanları, söylenceleri çok eski bir geleneğe sahiptir. Gelişimini yüzyıllara sonucunda elde etmiş olan dilinde, oldukça arkaik kelimeler ve gramatik özelliklerle söz konusudur. Homeros’un anlattığı kahramalar dünyası, birçok açıdan ozanın yaşadığı dünyaya değil de, daha çok  eski, ama çok esi  dönemlere aittir. Destanda anlatılan kentlerden Miken, Tirnys, Pylos ve Troia; M.Ö. 1200’lerden sonra varlıklarını sürdürememişlerdir. M.Ö. 8. yüzyılda Asya kıyısında ortaya çıkan İonya kentleri ise daha henüz gerçek anlamda kurulmamıştır. M.Ö. 11. yüzyıldan itibaren demirden üretilen kılıçlar, mızraklar, okuçları; Homeros’un destanlarına tunçtan yapılmışlardır. Homeros’tan kısa bir süre sonra yaşamış ünlü ozan Hesiodos da,  demirin olmadığı, herşeyin tunçtan yapıldığı bir eski  zamandan söz eder. Homeros’un destanlarındaki bazı savaş aletleri daha da eskiye, M.Ö. 1400’lere kadar geriye gitmektedir. Yani kesin olan şu ki, İlyada ve Odysseia’nın ozanı, Miken uygarlığı ile onunla denk düşen, Troia ve Hitit gibi diğer uygarlıkların en görkemli dönemlerinden beri aktarılagelen bir geleneğin devam ettimiş halidir. Herşeye rağmen,  bu destanlarda anlatılanların,  o dönemlerdeki tarihsel olaylarla örtüşmüş olabileceğine, yani gerçekten yaşanmış olduğuna  anlatılagelen inanbilir miyiz ? İnanabilisek bunu nasıl yapabiliriz? Gerçekten Grekli bir prenses Troia’ya kaçırılmış mıydı, Agamemnon, Miken İmparatorluğu’nun kralı mıydı; büyük bir filo ile Troia’ya saldırılmış mıydı; Troia’nın feth edilmesinde Aias, Odysseus, Diomedes, Akhilleus, Nestor yer almış mıydı; Troia’da Priamos diye bir hükümdar var mıydı; Hektor, Paris savaşa katılmış mıydılar? Bu soruları böylece uzatabiliriz.

Önümüzdeki yazılarda tüm bu sorulara arkeolojik ve tarihsel belgelerle cevap vermeye çalışacağız.

Okumaya Devam Et
Tanıtım
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Genel

ÇOMÜ 2023 En’leri Töreni Kapsamında Kalite Ödülleri Verildi

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 2023 En’leri Ödül Töreni İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.

Törene; Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Milletvekilleri Ayhan Gider, Rıdvan Uz, 28. Dönem Konya Milletvekili Ünal Karaman, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale Baro Başkanı Av. Hande Keskin, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve Eşi Özlem Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı ve Eşi Nebahat Arıcı, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Sadi Akman, Sahil Güvenlik Grup Komutanı SG. Yrb. Ercan Oran, Jandarma Özel Eğitim Merkez Komutanı Jandarma Albay Ufuk Yetiş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Dinçay Köksal, Prof. Dr. Evren Karayel Gökkaya, ÇOMÜ Akademik ve İdari Yöneticileri, Çanakkale kamu kurum kuruluşları ile özel sektör temsilcileri, STK il temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Öğr. Gör. Sedat Çılgın, Çanakkale Türküsünü seslendirdi.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu yaptığı açılış konuşmasında; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin 2023 yılı boyunca eğitim, öğretim, araştırma, geliştirme ve toplumsal katkı faaliyetlerinde öne çıkan paydaşlarını ve mensuplarını ödüllendirmek için bir araya gelindiğini belirtti ve 2023 yılının ÇOMÜ için başarılı bir yıl olduğunu vurguladı.

2023, ÇOMÜ İçin Başarılı Bir Yıl Oldu

2023 yılı, ÇOMÜ için oldukça verimli ve başarılı bir yıl oldu. Bu başarının arkasında, özveriyle çalışan akademisyenlerimiz, araştırmacılarımız, idari personelimiz ve öğrencilerimiz var.  Hepinize, bu vesileyle yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Bugün burada, üniversitemizin temel değerlerini ve misyonunu en iyi şekilde temsil eden, yaptıkları çalışmalarla fark yaratan ve adını daha da yukarıya taşıyan değerli paydaşlarımızı ödüllendirmenin gururunu yaşıyoruz.

Bilimsel araştırmaları, eğitim- öğretimdeki ve kurumsal gelişmeye olan katkılarıyla öne çıkan akademisyenlerimiz ve idari personelimiz, üniversitemizin en değerli varlıklarıdır. Onların özverili çalışmaları, ÇOMÜ’nün ulusal ve uluslararası alanda saygın bir konuma gelmesinde önemli rol oynamaktadır.

Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız iş birlikleri, üniversitemizin topluma hizmet etme misyonunu yerine getirmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu iş birliklerinin gelişmesinde emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Ve tabii ki üniversitemizin geleceği olan öğrencilerimiz, akademik ve sosyal alanlarda gösterdikleri başarılarla bizleri gururlandırmaktadır. Onların azmi ve inancı, ÇOMÜ’nün daha da parlak bir geleceğe sahip olacağının en büyük göstergesidir.

Özellikle toplumsal katkı ve kurumsal katkı noktasında üniversitemize destek veren kamu kurumu ve kuruluşları ile özel sektöre 2023 yılı ÇOMÜ günleri özel ödülleri vereceğiz. Bu ödüller, üniversitemize ve topluma yaptıkları katkılar için birer teşekkür niteliğindedir.

İş Birliklerimizi Geliştirmeye, Güçlendirmeye Kararlıyız

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak, paydaşlarımızla olan iş birliğimizi daha da geliştirmek için kararlıyız. Bu iş birlikleri sayesinde, üniversitemizi daha da ileriye taşıyacağımıza ve topluma daha fazla katkıda bulunacağımıza inanıyoruz. 2023 yılı boyunca üniversitemiz birçok önemli başarıya imza attı. Bu başarıları sizlerle paylaşmak isterim:

Eğitim Öğretim Yelpazemiz Genişledi

Üniversitemiz, yeni bölümler ve programlar açarak eğitim-öğretim yelpazesini genişletmiştir. Ayrıca, uluslararasılaşmaya da önem vererek, yurt dışından daha fazla öğrenciyi üniversitemize çekmek için çalışmalarımız tüm hızıyla devam etmektedir.

Proje Başvuru Sayısı Önceki Yıllara Göre %250 Arttı

Üniversitemiz, araştırma-geliştirme projelerinde önemli bir atılım gerçekleştirmiştir. 2023 yılında ÇOMÜ akademisyenleri tarafından yürütülen birçok uluslararası araştırma projesi kabul görmüş ve fonlanmıştır. Bu projeler, üniversitenin araştırma kapasitesini ve uluslararası görünürlüğünü önemli ölçüde artırmıştır. Akademisyenlerimiz tarafından yürütülen projelerden elde edilen bulgular, uluslararası alanda da ilgi görmektedir. Özellikle TÜBİTAK ve Ulusal Ajans indekslerine göre proje başvuru sayısında önceki yıllara göre %250 artış bulunmaktadır. Ayrıca COST aksiyonuna üye olan ve faaliyet gösteren sayımızda da gözle görülür artış yaşanmaktadır. ÇOMÜ akademisyenleri tarafından 2023 yılında uluslararası hakemli dergilerde çok sayıda bilimsel makale yayınlanmıştır. Bu makaleler, üniversitenin ürettiği bilginin ve teknolojinin dünya çapında tanınmasına katkıda bulunmuştur. Amacımız kısa ve orta vadede Q1 ve Q2 düzeyindeki yayın sayısını arttırmaktır.

Ulusal ve Uluslararası Ölçeklerde Başarılı Öğrenciler Yetiştiriyoruz

ÇOMÜ, 2023 yılında da lisans ve lisansüstü eğitimde yüksek kalite standartlarını sürdürmüştür. Akredite program sayımızda artış devam etmektedir. Ayrıca kurumsal akreditasyonumuzu 5 yıllık tam akreditasyona taşıma hedefimizin önümüzdeki ay gerçekleştirilecek değerlendirmeler neticesinde başarıyla sonuçlanacağına inancımız tamdır. Üniversite, ulusal ve uluslararası ölçeklerde başarılı öğrenciler yetiştirmeye devam edilmektedir.

Toplumsal Katkı Faaliyetleri ve Toplumsal Sorumluluk Projeleri İle ÇOMÜ Adından Söz Ettiriyor

Üniversitemiz, topluma yönelik çeşitli faaliyetler düzenleyerek, bölgenin kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Bu faaliyetler arasında, eğitim ve danışmanlık hizmetleri, sağlık taramaları ve çeşitli kurslar yer almaktadır. Ayrıca ÇOMÜ, 2023 yılında da çeşitli toplumsal sorumluluk projeleri yürütmüştür. Bu projeler, üniversitenin topluma katkıda bulunma ve sosyal sorumluluk bilincini geliştirme çabalarının bir göstergesidir.

Üniversitemiz, 2023 yılında çok sayıda uluslararası ve ulusal etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Bu etkinlikler, farklı ülkelerden ve kentlerden gelen katılımcıların bir araya gelerek kültürel bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarına ve kaynaşmalarına imkân sağlamıştır. Bunun yanı sıra düzenlenen çeşitli sanat ve spor etkinlikleri ile de öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin sosyal ve kültürel açıdan gelişimine katkıda bulunulmuştur.

Bölgesel Kalkınmaya Katkımız Artıyor

ÇOMÜ, 2023 yılında da bölgedeki kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla iş birliği yaparak Ar-Ge ve teknoloji transferi faaliyetlerine devam etmiştir. Bu faaliyetler, bölgenin kalkınmasına ve refah seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmuştur. Üniversitemiz, 2023 yılında da farklı alanlarda uygulama ve araştırma merkezleri kurarak bölgenin ihtiyaçlarını karşılamaya ve kalkınmasına katkıda bulunmaya devam etmiştir.

Bu başarılar, ÇOMÜ’nün eğitim ve araştırma alanındaki güçlü konumunu ve topluma hizmet etme misyonuna olan bağlılığını göstermektedir.

Hedefimiz, Tüm Alanlarda Çalışmalarımızın Çıtasını Yükselmek 

ÇOMÜ olarak, gelecekte de eğitim ve araştırma alanındaki çıtayı daha da yükseltmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Uluslararası alanda daha da görünür olmak, topluma daha fazla katkıda bulunmak ve öğrencilerimize en iyi eğitimi sunmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Rektör Erenoğlu’nun konuşmasının ardından Kurumsal Destek Ödülüne layık görülen; Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü,  Balıkesir İtfaiye Dairesi, İÇTAŞ Çelik Enerji Tersanesi ve Ulaşım Sanayi A.Ş., Kale Grubu Çanakkale Seramik Fabrikaları A.Ş., OPET Petrolcülük A.Ş., Dardanel Önentaş Gıda Sanayi A.Ş., Doğanlar Holding, Biga Ticaret Odası, Ezine Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Kolunsağ Muflon Sanayi Limited Şirketi , Uluova Süt Ticaret A.Ş. ve UM Denizcilik Sanayi A.Ş. ‘ye plaket ve belgeleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi.

ABD’nin Stanford Üniversitesi tarafından uluslararası ölçütler kullanılarak hazırlanan “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde “Elsevier Kariyer Boyu Etki” Kategorisinde Kimya alanında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Şahiner adına ödülü Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hava Özay’a takdim edildi.

ÇOMÜ En’leri Töreni, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Kalite Geliştirme Ödülüne layık görülen akademik ve idari personele belgelerinin verilmesi ile son buldu.

Okumaya Devam Et

Genel

Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yeni Hizmet Birimi Açılışı Yapıldı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Terzioğlu Yerleşkesinden Anafartalar Yerleşkesine taşınan Lisansüstü Eğitim Enstitüsü’nün Eğitim Fakültesi Dekanlığı üst katındaki yeni hizmet biriminin açılışı gerçekleştirildi.

Açılışa, Rektör Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Evren Karayel Gökkaya,  ÇOMÜ akademik birim yöneticileri, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü yönetimi, idari personelin yanı sıra Anabilim ve Anasanat Dalı başkanları ile çok sayıda akademisyenler katıldı.

Açılış  konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. R.Cüneyt Erenoğlu, enstitünün yeni hizmet biriminin hayırlı olmasını temenni ederek, emeği geçen tüm personellere teşekkür etti.

Ardından, Rektör Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu çalışma ofisleri, toplantı salonu, diğer oda ve ofisleri ziyaret ederek  çalışanlardan bilgi aldı.

Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal ise katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında enstitünün yeni yüzünün üniversitemize yakışır bir nitelikte olmasına gayret ettiklerini, rutin idari işle yanı sıra lisansüstü öğrenciler için bilimsel seminer ve kariyer söyleşilerine devam edildiğini belirtti. Bu süreçte Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Zeki Genç’e de verdiği destek için teşekkür eden Erginal, Müdür Yardımcıları Doç.Dr. Derya Girgin, Dr. Öğr. Üyesi İ. Onur Tunç ve Enstitü Sekreteri Arzu Süngü başta olmak üzere, taşınma sürecinde yoğun emek harcayan idari personele de teşekkür etti.

Okumaya Devam Et

Genel

Türkiye’nin Kentsel Dönüşüm Sürecinde QUA Granite Gücü!

Yayınlandı

-

Yayımlayan

QUA Granite Satış Direktörü Yasin Erdoğan

Üstün desen ve renk teknolojisiyle doğanın tüm canlılığını mekanlara taşıyan, Türkiye’nin en büyük teknik granit üreticisi QUA Granite, her zevke ve ihtiyaca hitap eden geniş ürün yelpazesinde yer alan teknik granit serileri ile kentsel dönüşüm projelerine QUA imzası atmaya devam ediyor.

Adımlarını hızlandırarak, her geçen gün daha büyük hedeflere ulaşma çabasını sürdüren QUA Granite, doğallık ve dayanıklılığın mükemmel uyumunu 81 ildeki kentsel dönüşüm projelerinde yaşatmasının yanı sıra, çevre dostu üretim anlayışıyla bu yıl da sektördeki liderliğini pekiştiriyor.

QUA Granite, doğal mermer, ahşap, beton ve taş görünümlü ürünleriyle her mekâna ve projeye uyan ürün serileri ile mekânlara yepyeni bir soluk getiriyor.

QUA imzası taşıyan tüm ürünler, incelikleri ve hafiflikleriyle uygulama sürecini kolaylaştırıyor. Hafif yapıları sayesinde yapılara binen yükü de azaltarak, mimari süreçlere de olumlu katkı sağlıyor. Yapılardaki esnemelerden kaynaklı seramik kırılma ve çatlama oranını ise en aza indirgiyor. Yüksek mukavemeti sayesinde uzun ömürlü kullanım avantajına sahip 7mm inceliğindeki seramikler, yüksek ısı ve don gibi olumsuz koşullara karşı da oldukça dayanıklı bir yapıya sahip olmasıyla öne çıkıyor.

QUA Granite Satış Direktörü Yasin Erdoğan,

“QUA Granite olarak sadece üretime değil, dizayn ve tasarıma da yatırım yaparak her segmente, zevke ve projeye hitap eden tasarımlarımızla farkımızı ortaya koyuyoruz. QUA imzası taşıyan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Konutları ve Emlak Konut projeleri de 7mm ürünlerimizle daha da güçleniyor. ‘’ dedi.

2024 yılında tüm kentsel dönüşüm projelerine, üstün renk/desen teknolojisi ve üretim güçleri ile talip olduklarının altını çizen Erdoğan, ‘’ Başarı ve geleceğe olan inancımızı, üretimdeki gücümüz ve iş ortaklarımızdan alıyoruz. 2023 yılında 20’den fazla projede yer alarak sürdürdüğümüz başarımızı, 2024 yılında da devam ettirecek olmanın gururunu yaşıyoruz. Yeni dönemde yeni kentsel dönüşüm projelerinde, Türkiye’nin QUA’sı 7 mm seramikleri ile fark yaratmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da tüm kentsel dönüşüm projelerine üstün renk ve desen teknolojimiz, üretim gücümüz ile talibiz.  Kentsel dönüşüm projelerinde imza attığımız başarılarımız ile Türkiye seramik sektöründe takip eden değil takip edilen oyuncu olduk. Bu başarıda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Türkiye’nin en büyük teknik granit üreticisi olarak 41 milyon m2’lik üretimimiz ile çalışmalarımıza ve yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.

 

Okumaya Devam Et

BU AY ÇOK OKUNANLAR