Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer Türkiye’nin seçilmiş meşru hükümetine ve meşru cumhurbaşkanına karşı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan illegal çete mensubu terörist hainler tarafından yapılan darbe girişimine karşı basın açıklaması yaptı.
Ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanmaya başlanan darbe girişimi ülkemize milletimize saldırı girişimi hepimizin malumu. Bu tabi ki sıradan bir saldırı, sıradan bir tehdit olarak algılanmamalı şüphesiz ki. O meyanda gereken ciddiyetin verilerek gereken adımların atılması gerekir. Bu bağlamda aslında 15 Temmuz 2016 tarihinde olup bitmiş bir mesele olarak kesinlikle algılanmaması, kabul edilmemesi lazım. Aslında bunun bir mücadele süreci olduğunu bir nevi asıl yeni hız kazandığını özellikle kabul etmemiz lazım. Eğitim öğretim bilimsel araştırma kurumunda çalışan bütün akademisyenler olarak bütün çalışanlar olarak ülkemizin ilerleyişinin önünde engel teşkil etmeye çalışan dış bağlantılı odakların şebekelerin sadece bilim dünyasına değil ülkemizin bütün gelişimine ciddi zarar vereceğine akamete uğratacağını biliyor, bu bilinçle hareket ediyoruz. Bu bağlamda bugün üniversite senatosu olarak bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda ülkemize yönelmiş bu ciddi saldırının meşru cumhurbaşkanını öldürmeye kasteden meşru hükümetini düşürmeye kasteden meşru meclisini bombalayan vatandaşlarımıza acımasızca saldıran bu girişimi konuşmak üzere ve buna karşı bir bildiri yayınlamak üzere senato üyelerimiz olarak bir araya geldik. Bu toplantıda da görüldü ki öğretim üyelerimiz böyle bir saldırı karşısında yapılması gereken neyse hukuk bağlamında atılması gereken bütün adımlar neyse bunun atılmasını canı gönülden istemekte ve bu çerçevede çalışmaya gayret göstermeye hazır olduklarına ifade etmektedirler. Yayınladığımız senato bildirisi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi senatosu bildirisi göstermektedir ki bu meselenin bütün yansımalarıyla başlangıcıyla öğretim üyelerimiz tarafından yeterince ciddiye alınmakta ve bu mücadele bir nevi hız kazanmakta. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin mevcut yönetimi olarak yaklaşık bir buçuk yıldır üniversitemizde bu tür yapıların unsurlarına karşı yapılması gereken mücadele başlatılmış ve devam etmekteydi.
Özellikle bu yapının önde gelen unsurları olarak bildiğimiz öğretim üyesi adı altında üniversitemizde çalışan kişilere karşı bugüne kadar alınmış olan tedbirler vardı ve mahkemede devam etmeye başlayan bu süreç, özellikle yargılama süreci, bu tür kişilerin üniversitemizden uzaklaştırılması için gerekli yasal altyapıyı bize sağlamış oldu. Dolayısıyla şu an altı öğretim üyesi görevden el çektirilmiş oldu. Bunların arasında bu üniversitede eski dönemde rektörlük yapmış kişi de var. Ayrıca özellikle bu yapıyla bağlantılı bir şekilde çalıştığını düşündüğümüz kişiler de var. Tabi bundan sonraki süreç önemli. Şu ana kadar bu tür girişimlerin somut olarak delillendirilmesi konusunda tabi ki sıkıntılar yaşanmıştı. Bu sıkıntıyı hem hükümetimiz hem kurumlarımız yaşamaktaydı. Ama bu darbe girişimi, bu saldırı bize açık ve somut bir şekilde gösterdi ki, gerçekten bu yapının tehlikeli, faaliyete geçen bir yapı olduğunu hepimiz görmüş olduk. Bu, hukuki anlamda da çok önemli. Bugün Türkiye’de mevcut gözaltı süreçleri, tutuklama süreçlerinin tamamı kesin, net ve ülkemizin tamamına yönelmiş olan tehdidin faaliyet kazanılması ile ancak mümkün olabiliyor. Aslında bu somut eylem karşısında yapılması gereken ne ise, üniversitelerimizde de yapılması gerekiyor. İşte bunun bize sağladığı zemin üzerinden bu yapıyla ilişkili olabileceğini düşündüğümüz her bir öğretim elemanı hakkında gerekli incelemeleri hemen başlatıyoruz. Bunlar arasında üniversitede bulunmasının sakıncalı olacağını düşündüğümüz, bu soruşturma bağlamında sakıncalı olacağını düşündüğümüz öğretim elemanları hakkında da gerekli tedbirler alınacaktır. Bu tabi öğretim elemanlarını kapsamamalı, aynı zamanda üniversitemizde çalışan çok sayıda idari personel de var. Bunların da gözden geçirilmesi gerekir. İşte bu somut saldırı, somut tehdit bize bunları yapma konusunda doğru, hukuki, meşru bir zemin kazandırmıştır. Bu tehdidi değerlendirmek Türkiye’de her bir kurumun şu aşamadaki vazifesidir. Zira bu ülkenin geleceği, milletin geleceği ve bekasıyla ilgili bir şeydir.
Şimdi, tabi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi üzerine düşeni yapacaktır. Ama aynı zamanda diğer kurumlarla iş birliğimizi bu bağlamda ki iş birliğimizi daha da arttırıyoruz.Mevcut Hükümetimiz alınması gereken tedbirleri ciddi anlamda alındığını gösterir adımlar atıyor. Örneğin bugün bütün üniversitelerdeki dekanların tekrar gözden geçirilmesine ilişkin bir süreç başladı ki ben bu süreci oldukça doğru buluyorum. Her ne kadar biz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Dekanlık düzeyinde yönetimin tamamını yeniden gözden geçirip tamamını yeni dekanlarımızla yola çıkmış bir şekilde doğru yoluna koymuştuk ama Türkiye’de dekanlık düzeyinde gözden geçirilmesi gereken çok sayıda fakültenin çok sayıda üniversite içerisinde çok sayıda fakültenin olduğunu da biliyoruz. Bu bağlamda bence doğru atılmış bir adım yapılması gereken değerlendirmeler yapılacaktır. Bu tür zararlı unsurlardan mevcut olanlar olduğu tespit edilirse gerekli işlemlerinde tabi ki yapılması gerekir. Bu hukukun Türkiye’deki meşru hükümete sağladığı bir yetkidir ve sorumluluktur aynı zamanda. Ben şunu söyleyerek özellikle bitirmek isterim. Bütün insan hakları prensipleri bütün demokratik prensipler demokratik devletlerin kendisine yönelen saldırılara karşı, demokratik düzene yapılan saldırılara karşı alınması gereken tedbirler konusunda meşru yönetimlere yeterli yetkiyi vermektedir. Bu tür olağanüstü durumlarda yine demokrasi ve insan hakları prensibine dayanarak mevcut meşru hükümet Türkiye’de bu tehdidin ortadan kaldırılması için gerekli adımları atma yetkisine sahiptir. Bu taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de bu şekilde ifade edilmiştir. Taraf olduğumuz birçok uluslararası sözleşmede de ilgili sözleşmede de bu, bu şekilde ifade edilmiştir ve aynı zamanda Anayasamızın da bu tür olağanüstü durumlarda ülkeye yönelmiş bu tür büyü tehditler durumunda da ne tür tedbirler alınabileceğini düzenleyen hükümleri vardır. Ben hükümetimizin bu tedbirleri, bu yetkiyi kullanarak, bu tedbirleri alıyor olmasından doğrusu ülkemiz adına bilim dünyası adına, geleceğimiz adına da memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.